– Adın ve Soyadın: BURAK BUZPINAR
– Proje Ülkesi ve Şehri: Danimarka / Kopenhag
– Proje Süresi: 1 Eylül 2017- 31 Mart 2018
– Proje Adı: Ungecenter 2610 (Youth school)
-Öncelikle seni tanımak isteriz, Bize kısaca kendinden bahseder misin?
Adım Burak, İsviçre’de doğumluyum ve 24 yaşındayım. Bilkent Üniversitesi ve Södertörn Üniversitesi (Stockholm-İsveç) siyaset bilimi alanında lisansımı tamamladım. 2018 yılı itibariyle de yüksek lisansımı tekrar İsveç’te gerçekleştireceğim. Üniversite mezuniyetinin ardından, Eylül 2017 den beri Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da Avrupa Gönüllülük Hizmeti (EVS) adı altında yaş grubu 12-25 olan bir okulda çalışmaktayım.
-Proje sürecinin öncesini anlatır mısın?
AGH ile İsveç’te öğrenim görürken bir Alman arkadaşımın ve İsviçre’de staj yaparken bir başka iş arkadaşımın tavsiyesiyle tanıştım. Biri daha önce yaptığı AGH çalışmasıyla, bir diğeri de projeler konusunda bana yardımcı oldular. Onların sayesinde bilgilenmiş bulundum. Bunun dışında, bazı zamanlar sosyal medya hesaplarında AGH ile ilgili projeler görüyordum fakat o zaman içeriğini tam olarak bilmediğim için fazla ilgilenmemiştim. Ne zaman bilgi sahibi oldum o zaman Türkiye’deki NGO ve sosyal toplum kuruluşlarını aramaya ve AGH hareketliliği ile ilgili bilgi almaya başladım. Bu süreçte de hem arkadaşlarımdan hem de bu kurumlardan CV ve motivasyon mektubu hakkında bilgi aldım. Mektup yazacak arkadaşlar için tavsiyem öncelikle eğer yetkin bir İngilizce bilgileri yoksa (bunu gramer kuralları için söylüyorum) bilir bir kişiden yardım almaları yönünde olacak. Daha sonra mektup içeriği için dikkat etmeniz gereken en önemli noktalar projenin hedefi, iş tanımı ve adayda aranılan özellikler olmalıdır. Bu bağlamda yazacağınız etkili ve hedef kitlesi belli olan bir mektup sizi değerlendirmelerde üst sıralara taşıyacaktır. Kendi edindiğim tecrübeler doğrultusunda bunu belirtiyorum. AGH’ye başladım ilk gün, özellikle motivasyon mektubum ve cv hakkımda çok güzel iltifatlar aldım. Gerçekten 1-2 gün ayırıp, proje ve ülke/şehir hakkında bilgi sahibi olup bunun üzerine taslak hazırlayıp güzel bir şey yazdığınızda inanılmaz dönüşler alabiliyorsunuz. Kulağa uzun ve yorucu gelebilir fakat o kadar rastgele oturulup özensiz hatta başka kaynakların benzeri (evet o örnek mektuplara herkes internet üzerinden ulaşıyor ve maalesef birebir ya da taklit ederek kullanıyor) mektuplar yazıldığı için farkınızı göstereceğiniz, sizin projeye seçilmeniz sağlayacak tek şey için bence 1-2 gün ya da hafta ayırıp yapmak gerekiyor. Bu aşamada tabii örnek mektuplara ve özellikle başvurusu kabul edilen kişilerin mektuplarına bakmakta fayda var. Ancak dediğim gibi sadece “fikir sahibi” olmak ve dil yapısına bakmak için. Kimse sizden çok akademik bir yazı tabii olarak beklemiyor ancak “derdini anlatabilen” dediğimiz ya da “kendini etkin bir şekilde ifade edebilen” bir kişinin mektubu proje kabulünde oldukça önemli. Belli başlı yazım kurallarına dikkat edilmiş, yetkin kullanılmış dil biçimi/jargon ve özenildiği belli olan bir yazı yeterli. Bunun içinde sadece biraz vakit ayırmak ve gerekliyse yardım almak gerekiyor o kadar. Nihayetinde sizin bizzat yazacağınız bir yazı ve sizi kendinizin gözüyle proje çerçevesinde anlatacak bir yazı olmalı.
Derneklerle olan sürece gelirsek, bilindiği üzere AGH organizasyonlar ve kuruluşlar aracığıyla gerçekleşiyor. Açık ifadeyle, proje başvurusundan önce AGH akreditesi olan kuruluşlar bulmanız ve onlarla proje ve kendiniz hakkında görüşme yapmanız gerekmekte. Bu süreçte ben lisansımın son döneminde olduğumdan ve çok yoğun geçtiğinden, biraz da kolay olduğundan online olarak bu kuruluşlara cv ve bilgilendirici e-postalar gönderdim. Bu şekilde, Çanakkale Koza Gençlik Derneği ile tanıştım ve başvurduğum projede ayrıca bizzat yetkili oldukları için hemen irtibat kurmak istedim. Belirttiğim gibi bir başka şehirde yaşamam ve yoğun programım sebebiyle her şeyi karşılıklı olarak online hallettik ve hiçbir sorun yaşamadık. Bu bağlamda kendilerine ne kadar teşekkür etsem az ve kesinlikle güven verdiğiniz taktirde gönderen kuruluşlarınızdan her zaman yardım alabilir, benim örneğimde olduğu gibi fiilen olamasa da irtibat halinde olabilirsiniz. Gönderen kuruluşun, projenizin yapıtaşı olduğunu ve herhangi bir sorunla karşılaştığınızda sizi temsil edeceklerini unutmayınız.
-Proje sürecini anlatır mısın?
Benim projemin tam karşılığını Türkçede ve daha doğrusu Türkiye’de bulmak biraz zor. Ungdomskolen denilen (tam çevirisi gençlik okulu) lise öncesi eğitim veren bir okulda çalışıyorum. Proje kapsamında, 4 farklı bölümde öğretmenlere ve öğrencilere asistanlık etmekteyim. Genel olarak İngilizce, matematik ve seçmeli derslerinde öğrencilerin öğrenme sürecine dahil olup, zorlandıkları kısımlarda diğer öğretmenlerle birlikte onlara yardımcı oluyorum. Bunun dışında birçok okul içi ve dışındaki faaliyetlerde onlarla birlikte bulunuyorum. Zaman zaman okulumuz tanıtım ve pr çalışmalarına, yöneticilerim ve proje danışmanlarımla beraber katılım gösteriyorum. Çok yönlü ve deneyim kazandıran bir proje olduğunu düşünüyorum. Özellikle kişisel yaşantıma, okul sonrası yaşantıma ve sosyal hayatıma kısacası bana/benim kimliğime çok şey kazandırdığını düşündüğüm bir proje oldu. Gerek insan ilişkileri gerek iş hayatı hakkında tecrübeler edindim. Farklı bir kültürde, kozmopolit bir okul bünyesinde yer alıp birçok farklı deneyimler edindim. Yeni arkadaşlıklar kazandım ve tekrar kuzeyde bir ülkede olmanın tadını çıkardım. Projemde tek başına yer aldım ancak bunun eksikliğini belki de hiç yaşamadım çünkü çok oldukça dostça iş arkadaşlarıyla çalışıp, çok sıcakkanlı Danimarkalı ev arkadaşlarıyla yaşadım. Aynı şekilde bunlarında hep bir tecrübe olduğunu ve bana çok güzel anılar kazandırdığını düşünüyorum.
-Anlatmadan yapamam dediğin anın var mıdır?
Proje sürecinde birçok anım oldu fakat bunlardan en komik olanı tam 2 ay boyunca kendi öğrencilerimin beni de öğrenci olduğumu sanmalarını öğrendiğim andı. Dumur olmanın tam karşılığıydı benim için. Yer aldığım proje yani okul ilk defa AGH projesinde yer aldığı için bunu öğrencilere ve hatta öğretmenlere anlatmak biraz zor oldu. Dancanın da bu bağlamda pek faydası maalesef olmadı. Bir öğretmenimizin Dancada yanlış ifadeyle, AGH’yi öğrencilere anlatması ki o da misafir öğrenci gibi bir anlam çıkarmasıyla birçok öğrencim beni de yabancı öğrenci ya da exchange/guest student gibi sanmasıyla garip ve komik bir durum yaşadık. Üstelik bunu 2 ayın sonunda öğrenmeleriyle hem onlar hem de ben şok olduk. Verdiğim ilk İngilizce tarih dersinin sonunda onlar gibi birer öğrenci olmadığıma tamamen ikna oldular.
-Buradan AGH projelerine katılacak gönüllülere tavsiyelerin nelerdir?
İlk tavsiyem eğer gerçekten AGH’yi deneyimlemek istiyorlarsa kesinlikle tereddüt etmeden, etkili bir şekilde başvurularını beğendikleri projelere vakit kaybetmeden yapmaları yönünde olacak. Vize, pasaport, oturum vs. konusunda endişe edecek hiçbir şey yok 2 organizasyon ve çalışacağınız proje arkanızda olacak ve doğru zamanlamayla, eksiksiz başvuruda bir sorun yaşamayacaksınız. Bu teknik detaylar uzun ve yorucu olacak o yüzden biraz sabırlı olmak lazım ama sonunda iyi ki yapmışım diyeceğinizden eminim. Gerçekten de sabrın sonu selamet:) Bunun dışında, eğer gerekliyse İngilizceniz ve tabii gideceğiniz ülkenin dili üzerinde çalışmanızı oldukça tavsiye ederim. Katılacağınız diğer EVS toplantılarında ve tabii gittiğiniz ülkede, projede bunun farkındalığını mutlaka hissedeceksiniz. Son olarak, kendi yapınızın da farkında olmak oldukça önemli bundan kastım, farklı kafa yapısı/düşünme tarzı içinde olma (open-minded denilen), zorluklarla mücadele etme, kendinle rekabet halinde olma, macera ve deneyim arayışında olma vs. vs. yani ne için bu projede yer alacağınız, ne gibi durumlara hazırlıklı olmanız ve en önemlisi kendiniz için neden “gerekli” olduğunu bilip bu projeye atılmanız yönünde. İnanın o zaman hayat boyu sizinle olacak bir deneyim edineceksiniz.